top of page

Açık vs Kapalı İlişki

Güncelleme tarihi: 21 Haz 2021

Selamlar 21. yüzyıl, tinder ve tüm aşklar! Öncelikle herkesin ve her şeyin çok hızlı olduğu bir çağdayız. Herkesin hayatını dolu dolu yaşamak istediği, özgürlüğün kıymetinin arttığı ve hızlı hazların popüler olduğu bu zamanlarda teknoloji, iş ve aşklar da aynı şekilde hızlandı.


Bu kadar fazla çeşit varken ve biz açık büfede takılırken sizce neden tek eşli olalım? Çünkü tek eşlilik huzur, güven ve istikrar mıdır? Evet, belki... Peki bize bir kişi yetebilir mi? Bir kişinin bizim isteklerimizi tamamen doyurması ütopik mi yoksa azla da yetinmeyi normalleştirmeli miyiz?


Seneye evlenecek bir çiftle tanışmıştım. 5 yıldır birlikteler ve çocuk yapmak için evlenmeyi düşünüyorlardı. Açık ilişkiye ise ilişkilerinin birinci yılı sonunda karar vermişler. 20'lerindeler ve başkalarını da arzulamak çok doğal ve normal gelmiş onlara. Kıskançlık yok muydu? Epey vardı :) ama birlikteler miydi? Evet.


"Herkesin tercihine kimse karışamaz" yapıştıralım o zaman biraz buraya :)


Yapılan bir araştırmaya göre açık ilişkilerin %92'si başarısızlıkla sonuçlanıyormuş. Ayrıca başka bir çalışmaya göre de heteroseksüel çiftlerin %4-5'i açık ilişkiyi tercih ediyormuş. 2019 yılında yapılan bir çalışma ise monogami ve poligami kıyaslandığında poligomiyi tavsiye etmekte. Bunun nedenini de daha sağlıklı ve tatmin edici olması olarak açıklıyorlar.


Tek eşli çiftlerin yaşadığı en büyük problemlerden biri olan kıskançlık, birçok çiftin birbirine sınırlar koyması, gereksiz yalanlar söylemesi ve kaybetme korkusu ile yarattığı agresif hava nedeniyle ilişkilere ve mutluluğa birçok darbe vuruyor.



RÖPORTAJ


1- Kendini biraz tanıtır mısın? Kaç yaşındasın, cinsel yönelimin ve ilişki durumun nedir?

30 yaşındayım, heteroseksüel bir erkeğim. Bekarım. Türküm ve Amerika'da yaşıyorum.


2- Ne zamandır sevgilin yok? Neden?

Bekarlıktan/Yalnızlıktan nasıl bahsettiğimize göre buna cevabım değişecektir. Evlilik diyorsak, hiç evlenmedim veya evlilik isteğim olmadı. Bunun net bir sebebi yok aslında ama eğer bir kolaylık sağlamıyorsa hep gereksiz bir şey gibi geldi. Bunu bir heves veya amaç olarak görmedim. Eğer biz sevgiliyiz demeli bir ilişkiden bahsediyorsak, en sonuncu biteli galiba 7 yıl kadar oldu. Bunun sebebi de net değil aslında. Nasıl açıklarım bilmiyorum o yüzden. Çünkü o bağlamda bekar veya sevgilisiz olmak insanlarla bağ kurmaya engel olmadı benim için.


3- Tek eşlilik ve çok eşlilik sana göre nasıl? Ne gibi farklar sorunlar ve avantajlar var kendi içinde? Tek eşlilik ve çok eşlililk kavramlarına küçükken aşina değildim. Etrafımızda gördüğümüz ve belirlediğimiz tek düze ilişki tanımları var. Bunlar hep çok eşli olarak görülüyordu. Başka olasılıkların varlığından bile haberdar değildim ben. Toplumun, kültürün, belki de kapitalizmin, devletlerin faydalandığı bir aile kavramı var. Tek eşli heteroseksüel bir çift, bir şekilde evlenirler ve mutlu oldukları, en azından bir aileleri oldukları varsayılır ve ona göre çocukları olması, öyle yaşlanıp gitmeleri beklenir. Tabi bunun içinde kim nasıl hissediyor, kendi özellerinde neler yaşıyorlar bilemeyiz. Buraya kadar her şey iyi güzel görünüyor ancak çağın değişmesiyle, teknolojinin, iletişim çeşitlerinin, farklı ve daha çok sayıda insana ulaşımın gelişmesiyle farklı seyreden durumlar gördük ve bazı insanlar kendilerini farklı olasılıklara açtı.

Ben tek eşlilik yönünden kendi gördüğümü söyleyeyim. Beklenti bu yönde olduğundan veya insanlar bunun doğru olduğunu hissettiğinden ötürü bir şekilde ilişkiye başlıyorlar. Ancak çoğu ilişkide iyi iletişim kurulmuyor. Kıskançlıklar, güven sorunları, monotonluk, aldatma gibi şeyler çok yaygın. Günümüzde belki de kadınların daha çok ekonomik özgürlük elde etmesi ve farklı imkanların daha çok farkında olmasıyla boşanmaların da arttığını görüyorum. Bunların tamamı, beni bu tarz ilişkileri sorgulamaya itti. Zaman içinde bana göre olmadığını fark ettim. Doğru veya yanlış diyemem kesinlikle. En başta dediğim gibi kişisel. Çünkü kimi insanı bu mutlu eder. Kimi insan daha güvende hisseder, belki istemeden hissettiği kıskançlık duygusuna daha kolay hakim olur. Daha huzurlu ve mutlu olur. İlgisi, vakti, enerjisi buna yetiyordur ve daha fazlası karmaşık geliyordur. Aidiyet veya sahip olma duyguları içinde daha memnun ve mutlu oluyordur. Herkesin sebebi başka olabilir. Buna hiçbir şey diyemem. Ancak bu bana göre değil. Bunu biraz da çok eşlilik ile beraber anlatayım.


Tek eşlilik ve günümüz bilinen aşk kavramı adı altında, ruh eşi, o kişi, işte doğru insan gibi birçok kavram var çoğu kültürde. Kimisi bunların örneklerle, masallarla, reklamlarla gösteriliyor ve insanlar buna inanmak istiyor. O ulaşılmazı hedef kılmak, onu elde etme arzusu ve bunun sonucunda tamamen mutlu olacağını düşünme hissi. Ben bunun mümkün olduğunu pek düşünmüyorum. Öyle bulduğunu hisseden ve beraber mutlu olanları takdir ederim. Keşke benim için de böyle olsaydı, bazı şeyler çok daha kolay olurdu sanıyorum. Ancak ben baktğımda farklı ailelerde doğmuş, belki farklı ülkede, farklı şehirde, farklı sosyoekonomik şartlarda, belki de farklı bir kültürle ve farklı dilleri konuşarak yetişmiş insanlardan bahsediyoruz. Eğer heteronormatif yaklaşacak olursak - ki böyle yapmayı doğru bulmuyorum ama kendim öyle olduğum için örnek vermek daha kolay geliyor - fizyolojik ve hormonal bile birçok farklılığın söz konusu olduğunu da göz önünde bulundurmakta fayda var. Bunca farklılık varken ve dünyada o kadar çok insan varken böyle bir şeye inanmak istemek bana gerçekçi olmayacak bir umut beslemeye benzer geliyor. Bir yandan da birden fazla arkadaşımız olabilirken, hem annemizi, hem babamızı, birden fazla insanı rahatlıkla sevebilirken işin içine romantizm ve cinsellik girdiğinde bunun neden bu kadar kısıtlanması gerektiğini tam olarak anlayamıyorum. Belli ölçüde kafama otursa da kimi yönlerden olumsuz buluyorum. Çünkü bu şekilde kısıtlayıp yine de birbirine güvenmeyen, iletişim kuramayan, birbirini aldatan çok fazla insan görüyorum, duyuyorum.


Bu da beni biraz çok eşliliğe getiriyor. Çok eşlilik deyince maalesef ki çok kısıtlı bir şekilde yaklaşıyoruz. Bu demek değildir ki herkes önüne gelenle sevişsin, hiçbir şeyi önemsemesin, aşk, sevgi nedir bilmesin. Böyle anlaşılması biraz yanlış ve üzücü. Çok basitçe, bir kişinin birden fazla insanla eşleşebilmesi anlamına geliyor. Bir de çokaşklılık durumu var aslında. Bunlar İngilizce'de polgamy (çok eşlilik) ve polyamory (çok aşklılık) olarak ayrışıyorlar. O kadar detaya girmek istemediğimden bir nevi ortak çatı altında bakarak kullanıyorum bu terimi. İnsan, bağ kurabilir. Bu bir kişiyle de olabilir, birden fazla kişiyle de. Ben sadece bir kişiyle olmak zorunda kısıtlamasını rahatsız edici buluyorum. Kim nasıl mutlu oluyorsa öyle yaşamalı, her ilişkinin başında bunu açık ve sağlıklı iletişim kurarak anlamalı ve ona göre hareket etmelidir. Ben herhangi bir tür ilişki yaşayacaksam bu ilişkinin iki tarafı da mutlu ve memnun etmesini isterim. Yeri gelir zor zamanları olabilir her ilişkinin tabi ki. Ancak ilişkinin olumsuz yönleri olumlu yönlerini geçiyorsa, o ilişki sürdürülmesi ancak zarar verecek bir alışkanlık olarak görünür bana. Bazen kurtulması, bırakması, ayrılması zor olsa da bazen en doğru olanı budur. Dolasıyla, ben birini mutlu etmek adına o kişiye odaklanırım. Vakit ayırırım, anılarımı, zamanımı, sevgimi, saygımı, güvenimi paylaşırım. Bu benim için yeterlidir. O kişinin benden önce bir hayatı vardı. Benleyken de o hayatı devam eder. Sanki bitmiş de benimle ayrı bir çağ başlamış gibi davranmak anlamsız gelir. Dolayısıyla anlaştığımız ölçüde birbirimize vakit ayrıdıktan sonra, gerisine ben takılmam. Karşımdaki de beni kısıtlasın istemem. Güzel iletişim kuralım, sorunlarımızı konuşalım ve çözmeye çalışalım. Birbirimizde kaba tabirle sidik yarıştırmayalım isterim. Ben daha iyiyim yarışına, savaşına dönen bir ilişki mutsuz edecektir. Bundan da uzak durmaya çalışırım. İlişkilere böyle bakmaya başladıktan sonra insan neden birden fazla kişiyle bağ kuramasın diye düşünüyorum. Birden kişiye açık olmak durumu bu anlamda bana daha avantajlı geliyor. Çünkü hayatımızın herhangi bir anında biriyle çok güzel bir bağ kurma şansı yakalayabiliriz. O an bir partnerimiz var diye, belki de hayatımızda bize en çok neşe katacak, bizi en çok mutlu edecek bağllardan birini kurma şansını bir kenara itmeyi mantıklı bulmam. Partnerim de aynısını yapsın istemem. Zorla da güzellik olmaz zaten. Başka bağlar kursa da, benimle olan bağıyla mutluysa, bana vaktini ayırmayı hala seviyorsa bu şekilde devam eder. Sevmiyorsa zaten başkasıyla bağ kurmamış olsa da o eski haliyle kalmaz. Benden sıkılabilir, duyguları değişebilir. Herhangi başka bir şey olabilir. Tabi ki bu beni üzer. Güzel bağ kurduğun biriyle kopmak oldukça tatsız biri. Ancak sırf üzüleceğim diye gerçekten kaçmak da tarafları yıpratmaktan başka bir işe yaramaz. Bu anlamda mantığımı kullanıp hep gerçekçi yaklaşmaya çalışırım. Ayrıca bu başkasıyla bağ kuracak veya ben kesin başkasıyla da olacağım anlamına gelmez. Sadece bunun olabileceği ihtimaline açık olmak anlamına gelir. Belki de iki çok eşli insan, tek eşli bir hayat da sürebilir. Hem düşününce kime ne hissedeceğimizi seçebiliyor muyuz da bu hislerin ne zaman nasıl değişeceğini seçebilelim? İnsanlar nasıl birbirlerine ömür boyu sadece ama sadece birbirlerini deliler gibi seveceklerine söz verebiliyorlar? Kaçı bu sözü tutabiliyor? Bu tip sorular kafamı kurcaladıkça, çok eşliliğin veya çok aşklılığın bana daha uygun olduğunu hissediyorum. Tam soruya yanıt olmadı ve belki biraz dağınık anlattım düşüncelerimi ancak bir yandan bunlar da kafamda bir ağ gibi birbirlerine bağlı olduğundan es geçmek istemedim.


4- Sence cinsellik ve aşk birlikte mi yoksa ayrı şeyler mi? Aynı anda birkaç kişiyi sevip aşık olabileceğini mi düşünüyorsun, yoksa sadece cinsel olarak birden fazla kişiden hoşlanma olarak mı görüyorsun?

Bu soruyu tek eşlilik, aşklılık ve çoklu durumdan daha farklı görüyorum. Cinselliği ayrı bir yere koymak çok anlamlı gelmiyor. Hep öyle öğrendik ve büyüdük çoğumuz. Sanki bambaşka bir seviye gibi. Ancak ben bir iletişim, bir paylaşım olarak bakıyorum. Nasıl birine kocaman sarılıp bir şeyler paylaşıyorsak, öpüşürken de bunu yapabiliriz. Tabi bunu sadece romantik ve seksüel ilişki içinde bulunduğumuzda yapmayı tercih ediyoruz, sarılmak gibi bir şeyi ise bunlar dışında da kullanıyoruz. Yine de romatik ve cinsel etkileşimlerin doğal bir sonucu bu. Aşk nedir diye hep sorguluyorum. İnsanlar onu da çok özel ve ayrı bir yere koyuyorlar. Sevdiğime dokunamam, öyle olmaz tarzında yaklaşan, cinselliği ödül, ceza, sadece etken veya edilgen biçimde gören çok insan var. Bu bana çok üzücü geliyor. Cinsellik yerine göre aşkı zenginleştirir, hatta doğal bir parçasıdır. Gerçi aşk bana göre geçici bir hormonal döngüden ibaret. Aslında bizi eşleştirmeye, türümüzün devamlılığını sağlamaya iten bir etmen. Yaşandığı haliyle çok keyifli gelebilirken, bitişi halinde de çok yıpratıcı ve üzücü olabilen bir durum. Aynı anda birkaç kişiye karşı bu haliyle olabilir mi bilemiyorum. Aşk ve sevgiyi aynı yere koyarsak ve çok sevmek olarak bakarsak eğer, o zaman belki de daha rahat diyebilirim birden fazla insanı sevmek mümkün diye. Belki demin tanımladığım aşk haliyle de mümkündür. Ancak bunlar çok öznel kavramlar. Herkes aşkı farklı da tanımlayabiliyor. Kimin ne hissettiğini anlamaya çalışsak da sadece kendi hissettiğimiz anlayabilecek kapasitedeyiz.

Aynı rengi bile tamamen aynı algılayıp algılamadığımız kafa karıştırıcı bir durumken, bu tarz bir durumda kesin konuşmak çok mantıklı olmayacaktır. Bunu cinselliğe indirmek de mantıklı değil. Cinselliği ayrı tutmadığım için aşk tek kişiye olur, cinsellik çok kişiye tarzı şeyler de demem mümkün olmaz. Kimi insanlar bu şekilde ayrıştırmayı belki daha kolay buluyorlar, belki daha doğru, belki de sadece bunu seviyorlar. Ancak cinsellik herhangi bir romantik ve seksüel ilişkinin doğal bir parçası benim için. Birden fazla insanla romantik ve/veya seksüel ilişki kurmak mümkün. Bunların hangisi cinselliği ne ölçüde barındırır orası ise ilişkilerin özelinde bir durumdur.










28 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page